EDEBİYATTAN ÖRNEKLER

 

                                                                                                           AŞIK ŞENLİK



1850'de Kars'ın Çıldır ilçesinin Suhara (Yakınsu) köyünde dünyaya geldi. Asıl adı Hasan. Babası orta halli bir çiftçi. Yöredeki her çocuk gibi ozan meclislerine katılmaya, destan ve cenk hikayeleri dinlemeye meraklıydı. Bir av sırasında 2 gün kırlarda uyuduğu, gördüğü rüya sonrası şiire başladığı anlatılır. Herhangi bir eğitim görmedi. Ahılkelek'li Aşık Nuri'der saz öğrendi. Kendini geliştirdi. 1913'te Revan'daki bir atışmada önde gitmesini kıskananlar tarafından zehirlendiği söylenir. Arpaçay'ın Dalaver köyünde öldü, cenazesi Suhara'da toprağa verildi. Yaşamı boyunca birçok çırak yetiştirdi, kendisinden sonra gelen aşıkları da etkiledi. Rus savaşını yaşadı, göç ve felaketlere tanık oldu. Bu olaylar hem şiirlerini, hem edebi kişiliğini şekillendirdi. Koşma, yedekli koşma, tecnis, destan, türkü ve bayati türlerinde eserleri var.



ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER


ELVANLI KUŞLARIN BİR BAK HALİNE


Elvanlı kuşların bir bak haline
Bizi saltanattan salıptır baba
Dost görse bu günde yazıklar bizi
Düşmanlar şad olup gülüptür baba

Elinkiler talka vurer havada
Bizimkiler kuruyuftu yuvada
Bilmem kar gış mıydı yoksa beddua
Ettiğin karşına geliptir baba

Ant içerdin sarı kazın başına
Gel şimdi seyredek cemdeğine leşine
Kırk ördeği bir duvarın başına
Felek gazap ile vuruptur baba

Hasta yattım peçelerden kırmadın
Tamahkarlık ettin hayır görmedin
Yüz ferikten bir zekat vermedin
O borçta boynunda kalıptır baba

Kuşların leşini yığıf saklıyak
Her yada düşende gidip yokluyak
Üreğin çok yanar otur ağlayak
Oğlunda hulüsün bitirdi baba

Sefil Şenlik kim çakar nazın
Baban kazma atıf kırıftı sazın
Bir topal ördeğin bir yoluk kazın
Oda maya için kalıptır baba
   

BU DÜNYANIN SEFASINI SÜRMEDEN


Bu dünyanın safasını sürmeden
Ne tuttun yakamı ay ihtiyarlık
Evvelki devranın düşer yadıma
El götür yakamdan kov ihtiyarlık

Alıp verir dizlerimin yelini
Eğdin kametimi büktün belimi
Yakın iken ırağ ettin yolumu
Günlük yolum oldu ay ihtiyarlık

Dayaksız adım atabilmenem
Tüy döşek üstünde yatabilmenem
Altı aylık çocuğa yetebilmenem
Ettin sabilere tay ihtiyarlık

Sultan idim dağ başında ben ezel 
İndi dökülenler gönlümden gazel
Beni görüp güler idi her güzel
Onu da ömrüme say ihtiyarlık

Sulandı gözlerim zay oldu işler 
Ağız papuçladı döküldü dişler
Ürkmez oldu benden yerdeki kuşlar
Çekerim elinden huy ihtiyarlık

Sefil Şenlik böyle bir hale geldi 
Aşk ucundan benzi sarardı soldu
Evlad ü ıyalim terkimi kıldı
Ahir günüm oldu zay ihtiyarlık